Düşünce tarihinin tozlu raflarından çıkıp hayatımızı ve medeniyetimizi pek etkilemiş kişilerden biri kesinlikle Sokrates’tir. Bu gün hala felsefe dünyası onun mizacını anlamaya çalışmaktadır. Ama asıl gizem, onun kişiliğini oluşturan sıradan detaylarda gizli olup günümüz insanının dertleriyle ve sevinçleriyle aynı temeller üzerine kurulu olan yaşantısında mevcuttur.
Heykeltıraş bir babadan ve Ebe bir anneden peyda olmuş Sokrates, eksantrik kişiliği ile bilinmektedir. Bu kişiliğinin annesinin Ebe olmasıyla alakalı olup olmadığını ise tartışabiliriz, lakin Sokrates’in annesine soracak olsaydınız tembellik olduğunu söyleyecektir.
Sokrat gerçekten de tembel bir kişiliğe sahipti, bir süre baba mesleğini devam ettirerek geçinmişse de, onun gönlü ne çalışmaktan ne de para kazanmaktan yanaydı. Aksine o, insanlarla tartışmak ve çarşı pazar dolaşmak ideallerini seçmişti.
Annesi tabi ki Sokrat’ın bu durumuna hayıflanıyordu, Çözüm ise yine o koca yürekli anadan gelmişti. “Bizim oğul evlense, çoluk çocuğa karışsa düzelir, eli iş tutar.” fikri ile hareket edip bunu zikre dökmeye kalktıklarında, Çarşı taraftarı Sokrat, evlenmeye karşı olduğunu beyan ediyordu anasına.
Mamafih Atina’nın Tanrıları kaprisliydi, Aşk ise Filozofların çözemediği bir gizemdi.
Sokrates’in Xanthipe ile olan evliliklerinin bir aşk evliliği olduğunu herhalde, Filozofumuzun fakirliği ve çirkinliğinden, Takdire Şayan karısının ise çok güzel bir kadın olduğundan çıkarmak pek mümkündür. Çirkin erkek her zaman kazanır kanununun insan doğasına yerleşmesi bu aşk ile başlamaktadır.
Xanthipe, Sokrat’ın baldan tatlı sözlerine vurulmuştur şüphesiz. İşte Zat-ı Muhteremin asıl hikayesi bu noktada başlamaktadır.
Dünya evine giren Sokrat, anasının umutlarını şiddetli geçimsizlikle alabora eder. Evlense bile aylaklığa ve gevezeliğe devam etmiş, beş kuruş kazanmadan çarşıda pazarda bazı aklı evvelleri darlamaktadır.
Xanthipe ise her insan gibi geçinebildikleri, doğal gazlı bir evde SSK’dan emeklilikleriyle yaşadıkları bir aile hayatı istese de Sokrat bunu ona verememiştir. Hayal kırıklıkları ile başlayan dır dır seansları sonucunda, aynı duruma düşen her erkek gibi evden uzaklaşmış ve kendini konuşmaya vermiştir. Bu evlilikte asıl mağdur Sokrat mı yoksa Xanthip’e mi olduğu tartışılacak bir konudur.
Anlamalıyız ki Evlilik hayatından aldığı ilham olmasa ne Sokrates, Sokrates olurdu ne de Sokrates olmadan felsefe olurdu.
