Kafa Açan Yazılar

Ernest Hemingway’den Yazmak İsteyen Herkes İçin Rehber Öneriler

Klasikleşen eserleriyle dünyanın en önemli yazarlarından olan, Nobel ve Pulitzer ödüllerine sahip Ernest Hemingway‘in yazarlık, yazma eylemi, yazarın çalışma alışkanlıkları, disiplini ve edebiyat üzerine düşüncelerinin derlendiği Yazma Üzerine isimli kitap; Hemingway’in nasıl yazdığını, yazarken nasıl düşündüğünü öğrenmek isteyenlere hitap etmenin ötesinde, aynı zamanda yazarlara, yazar olmak isteyenlere, yazı yazma işiyle ve edebiyatla ilgilenen herkese yol gösteren, onların ufkunu genişleten bir rehber olma özelliğini taşıyor. İşte sizler için bu kitaptan derlediğimiz anlamlı öğütler:

  1. Kısa cümleler yaz. Her zaman kısa bir cümleyle başla. Dinamik bir dilin olsun. Pozitif ol, negatif olma.
  2. Kullandığın dil yaşadığın zamana ait olmalı, yoksa işe yaramaz.
  3. Sıfatların aşırı kullanımdan kaçın; özellikle de “harika, büyük, muhteşem, inanılmaz” gibi sıra dışı durumları söyleyenlerinden.
  4. Gerçekten yeteneği olan ve söylemek istediği şeyler hakkında samimiyetle hissettiklerini yazan hiç kimse bu kurallara uyarak kötü bir şey yazamaz.
  5. Yazabilmek için, ben ilk yazmaya başladığım otel odasındaki o eski yalnızlığımı getiririm hatırıma. Sen de herkese bir otelde kaldığını söyle ama gerçekte başka bir otelde kal. Nerede kaldığını keşfederlerse kırlara, doğaya taşın. Orayı da bulurlarsa gidecek başka bir yerin olsun hep.
  6. Bütün gün çalış, o kadar çalış ki, artık yapmayı göze alabileceğin tek şey günlük gazeteleri okumak olsun. Sonra bir şeyler ye, tenis oyna ya da hiçbir şey yapma, yahut yalnızca bağırsaklarını çalıştırmana yarayacak kadar yorulacağın bir işle uğraş ve ertesi gün yeniden yazmaya başla.
  7. Bir yazar, eğer gerçekten işe yarar bir yazarsa, betimlemez. İcat eder ya da kendisi kurar; kişisel veya kişisel olmayan bilgilerinden yola çıkarak yapar bunu.
  8. Yazarlar tek başlarına çalışmak zorundadırlar. Yalnızca sonunda eserlerini bitirince kendilerini göstermeleri gerekir, yalnızca o zaman ama, daha fazla değil. Yoksa New Yorklu yazarlara dönerler. Bir şişenin içinde yaşayan solucanlar gibi, birbirleriyle ve şişeyle olan ilişkilerinden beslenmeye çalışırlar. O şişenin bazen artistik bir biçimi olur, bazen ekonomik, bazen dini bir biçime bürünür. Bir kere şişenin içine düştüler mi, artık hep orada kalırlar. Kendilerini şişenin dışında yalnız hissederler. Kendilerini yalnız hissetmeyi istemezler. İnandıkları şeylerde yalnız olmak onları korkutur…
  9. Bazen yazmak bana zor geldiğinde, ihtiyaç duyduğum cesareti bulmak için kendi kitaplarımı okurum ve o zaman onları yazmanın da bana hep zor, hatta bazen imkânsız geldiğini hatırlarım.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu