Kafa Açan Yazılar

Bir Kadın, 4 Aşk ve Onlarca Şiir: Tomris Uyar

Tomris Uyar,  15 Mart 1941 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. İsmini tarihteki ilk Türk kadın hükümdar olan Tomris Hatun’dan almıştır.

1962 yılında ilk çevirisi (Tagore’den “Şekerden Bebek”) Varlık dergisinde yayımlanıyor. 1965’te ilk öyküsü “Kristin” ise Türk Dili’nde çıkıyor. İlk kitabı “İpek ve Bakır” 1971’de yayımlanıyor.

Gelelim aşklarına…

Ülkü Tamer

Kolejden mezun olur olmaz evlendiler. Birbirini çok iyi tamamlayamayan bu çiftin evliliği trajik bir şekilde sonlandı. Evlilikten “Ekin” adında bir çocukları olmuştu. Ama ekin henüz birkaç haftalıkken sütten boğularak hayata gözlerini yumdu. Çift büyük sarsıntı yaşadı. Kısa bir süre içinde de boşandılar.

Cemal Süreya

Ankara’daki Sanatseverler Derneği Lokali’nde tesadüfen aynı masada tanıştılar. Tanıştıklarında ikisi de evliydi, bazı rivayetlere göre birlikte olabilmek için eşlerinden boşandılar.

Cemal Süreya onun için bu dizeleri yazdı:

“Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni”

Tomris hanımsa Cemal Süreya için: “Evine bağlı, evinde olmayı seven bir adam, akşamları eve biraz geç gel yahu. Bir erkek hiç dolaşmaz mı, dedim. ertesi gün altıyı çeyrek geçe geldi, sonraki gün altı buçuk. normalde altıda gelirdi. Bir gün toz aldım, bezi silkelemek için pencereden eğildim ki kapının önünde oturmuş saatin dolmasını bekliyor”. Tomris Uyar bu duruma “Şahsiyet Rötarı” adını koymuştu.

Üç yılın sonunda bu tutkulu aşk tükendi.
Ayrılığın ardından Tomris Uyar:

Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı” dedi.

Cemal Süreya ise Tomris Uyar’a şu sözleri söyledi:

Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında, sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak” ve o günden sonra hiçbir şey yazmadı.

“Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!” -Cemal Süreya

Turgut Uyar

Tomris Uyar şöyle anlatıyor tanışmalarını:

1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.

Hâlâ duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum. Ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu”.

7 yıldır şiir yazmayan Turgut Uyar’a, Tomris hanım esin perisi olmuştu. Bu arkadaşlık 1969’da evliliğe evrildi ve bu evlilikten Turgut adında bir çocukları oldu.

Turgut Uyar Tomris’i kaygıyla, kaybetme korkusuyla seviyordu. Tomris ise bu durumu şu sözlerle anlatıyor:

“Turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”

Tomris’in en uzun soluklu ilişkisi,  1985’te Turgut Uyar’ın hayatını kaybetmesiyle son buldu. Geriye ise hepimizin şu dizesini bildiği “Bozuk Saat” adlı şiir kaldı:

-Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

Edip Cansever

Platonik aşıktı Tomris’e. Tomris ona hiç aşık olmadı ama o da sevdasından hiç vazgeçmedi.“Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” yazmıştı peçeteye, Tomris ile baş başa oturdukları bir rakı masasında.

Turgut Uyar’ın en samimi arkadaşlarından biriydi. Ama Tomris’e karşı saklayamadığı bir sevgi ve hayranlık besliyordu. Cansever, her 15 Mart’ta, Tomris Uyar’ın doğum gününde, yeni bir şiir yazıp yayımlayarak aşkını tekrar tekrar ilan ediyordu.

“…bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı
adını yenile bu yıl, ama bak Tomris uyar olsun gene…”

Tomris Uyar, Edip Cansever için şunları söylemişti: “Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.”

Ölmeme Günü

Bir 26 Mart günü aralarında Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Tomris Uyar’ın da bulunduğu bir grup beraber eğleniyorlardı. Söz ölüme gelince, Turgut Uyar meyhaneciden bir şişe rakı istedi. Ve “Bu şişeyi gelecek sene bugüne kadar saklıyoruz. 26 Mart’ta burada yine buluşup birlikte içeceğiz” dedi. Ve 26 Mart’ı Ölmeme Günü” ilan ettiler.
1985’te Turgut Uyar’ın ölümüne kadar her gün bir araya geldiler.

“Cemal Süreya’ya içki içmeyi ben öğrettim”
-Edip Cansever

“Edip’e şiir yazmayı ben öğrettim”
-Cemal Süreya

“Bu ikisi tartışırken ben de gittim Tomris’le evlendim” 
-Turgut Uyar

Aşık olmadan hiç kimseyle birlikte olmadım”
-Tomris Uyar

Aşklarını şöyle özetliyordu Tomris Uyar:

“Her sanatçı kendi yankısını gördüğü bir aynaya daha kolay bağlanabilir. O kadar ki, aradaki aşk bitti diyelim. O aynayla yaşanmış duygudaşlık anları, kıyasıya yapılmış edebiyat tartışmaları, ortak bir geçmiş kalır geriye… Yaratıcılığı körükleyen ilişkilerdi bunlar. Tiryakilik gibi bir şeydi. İki taraf da karşısındaki için esin perisiydi…”

2003 yılında yemek borusu kanseri sebebiyle aramızdan ayrıldı.

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu