Atatürk’ün İlk ve Tek Basın Toplantısı: İzmit
Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Cumhuriyet ile ilgili fikirleri basına ilk kez, İzmit’teki Kasr-ı Hümayün Sarayı’nda düzenlediği toplantıda anlatıldı. 16 Ocak 1923 tarihinde 20:30 sularında başlayan toplantı, geceyarısı 03:00’te sona erdi.
Popüler Tarih dergisi yazarlarından Ertan Ünal, bu toplantıyı bir yazısında şöyle anlatıyor:
“Başkomutanlık Meydan Savaşı ‘Büyük Zafer’ ile sonuçlanmış, Mudanya’da imzalanan ateşkes antlaşmasıyla Ulusal Kurtuluş Savaşı sona ermişti. Tüm Anadolu düşmandan temizlenirken, başkent İstanbul ve Batı Trakya, Lozan’da başlayan ve yeni Türk devletinin sınırlarının çizildiği barış görüşmelerinin sonucunu bekliyordu.
Ülke büyük bir sevinç içinde çalkalanırken Mustafa Kemal’in Meclis’teki ve Meclis dışındaki muhalifleri, çeşitli iddia ve görüşlerle ortalığı bulandırmaya çalışıyorlardı:
“Ordu niye taarruza devam etmemiş, İstanbul ve Batı Trakya’yı işgalden kurtarmamıştı?..”
“Ordu, ‘Büyük Zafer’ ile görevini tamamladıysa, komutanlar neden idareyi sivillere bırakmıyordu?”
“Hilafet muhafaza edildiğine göre, bu görev Gazi’ye verilmeliydi!” Halifelik kurumunun muhafazası için, Mustafa Kemal’e halife olmasını teklif edenler bile vardı.Hele Gazi’nin, 1922’nin Aralık ayı içinde Ankaralı gazetecilere yaptığı açıklamada; barıştan sonra ‘halkçılık’ ilkesine dayanan, ‘Halk Fırkası’ adı altında bir siyasî parti kurmak istediğini belirterek, tüm aydınları görüş belirtmeye çağırması, ortalığı büsbütün karıştırmıştı…
“Halkçılık ne demekti?.. Yeni parti, sınıf esası üzerine mi kurulacaktı? Yoksa Mustafa Kemal’in başka gizli düşünceleri mi vardı?..”
İstanbul, bu sorularla çalkalanırken, muzaffer başkomutan Mustafa Kemal, bir yurt gezisine çıkmaya karar verdi.Gazi, kurmayı düşündüğü partiyle (Halk Fırkası) ilgili olarak, halkın nabzını yoklayacak, bu arada toplumda bir deprem etkisi yapacak atılım ve devrimlerle ilgili olarak, aydınlarla görüşecekti.
Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal Paşa’yı başından beri kalemleriyle destekleyen, İstanbul’da yayımlanan altı büyük gazetenin baş yazarı da gelişmeler konusunda görüşlerini almak üzere Gazi ile görüşme talebinde bulunmuşlardı.
İşgal altındaki bir kentte tehditlere aldırış etmeden, canını ortaya koyarak yüreklerindeki duyguları kalemlerine aktaran bu gazetecilerin isteğini Gazi kabul etti.Onlarla 14 Ocak 1923’te çıktığı yurt gezisi sırasında, İzmit’te görüşecekti. Gazetecileri İzmit’e getirmekle de, Ankara Hükümeti’nin İstanbul’daki temsilcisi Dr. Adnan (Adıvar) Bey’i görevlendirdi.
Tevhid-i Efkâr’ın başyazarı Velit Ebüzziya, Vakit’in başyazarı Ahmet Emin (Yalman), Akşam’ın başyazarı Falih Rıfkı (Atay), İleri’nin başyazarı Suphi Nuri (İleri), İkdam’ın başyazarı Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ve Tanin’in başyazarı İsmail Müştak (Mayakon), Adnan Adıvar’ın başkanlığında, İstanbul’dan toplu olarak yola çıktılar.Kafilede Adnan Adıvar’ın eşi Halide Edib (Adıvar) Hanım ve Adnan Bey İstanbul’a gelene kadar onun görevini yerine getiren Kızılay Başkanı Hamit Bey de yer almaktaydı. Bu topluluğa İleri gazetesinin İzmit Muhabiri Hakkı (Kılıçoğlu) Bey de katıldı.
Gazeteciler, İzmit halkının ‘Saray’ diye adlandırdığı binanın alt katındaki geniş salonda toplandılar. Burası Sultan II. Mahmud zamanında yapılmış, Sultan Abdülaziz zamanında baştan başa yenilenmiş, zarif bir av köşküydü.
Toplantıda konuşulacakları kaydetmek üzere, TBMM’den 4 görevli de salonda yer almış bulunuyordu.Gazi’yi görecek olmanın heyecanı içindeki gazeteciler, daha önceden hazırladıkları sorulara bir kez daha göz atarken, Gazi içeri girdi.
Annesini kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüyü dudaklarındaki tebessümle gizlemeye çalışarak, herkesin tek tek elini sıkıp hatır sordu. Sonra kendisine ayrılan yere oturarak, gazetecilerle konuşmaya başladı…
16 Ocak Salı akşamı, saat 21.30’da başlayan bu toplantı, gece yarısını da aşmış, saat 03.00’te sona ermişti. Gazi, salonda bulunanlara veda ederek ayrılmadan önce, son söz olarak, şunları söyledi:
“Atiye [geleceğe] ait politikamız hakkında görüşmek arzusunu izhar buyurmuş idiniz. Bunu uzun uzadıya şimdi görüşmek mümkün değildir. Başka bir zamana bırakalım.”
“Yalnız şunları da ifade edeyim: Sulh olmak ihtimali vardır. Olmamak ihtimalini de nazarı dikkatte tutmaktayız. Tedbirlerimiz vardır. Çünkü canımız çok yandı, çok aldatılmışızdır. Hatta bugün bile aldatılmış bir haldeyiz. Mudanya Mukavelesi’nin ahkâmına [hükümlerine] mugayir [karşıt] hareketler olduğunu görüyoruz.”“Hiç şüphesiz sulh olduktan sonra, çok çalışmak lüzumuna kâniyiz. Bunun için zayiatımızı [kayıplarımızı] en az bir zamanda telafi edecek esaslı bir program yapmaya mecburuz. Bu program üzerine fırka [Halk Fırkası] teşekkül edecektir.”
18 Ocak Perşembe günü ise, Mustafa Kemal Paşa, İzmit bölgesindeki Birinci Ordu birliklerini, Yarımca’da denetler; burada, Kurtuluş Savaşı’nın komutanlarıyla toplu fotoğraf da çektirir. Aynı gün, İzmit halkına hitaben bir konuşma da yapan Mustafa Kemal Paşa,“Türkiye Büyük Millet Meclisi, Halife’nin değildir ve olamaz!”.
Sultan Abdülaziz döneminde inşa edilen ve Av Köşkü olarak da bilinen Kasr-ı Hümayün Sarayı, günümüzde müze haline çevrilmiştir. Garabet Amira Balyan tarafından inşa edilen saray; neoklasik üslupta, Avrupa barok stilinde hazırlanmıştır. 1999 depreminde ağır hasara uğrasa da yeniden restore edilerek ziyarete açılmıştır. Abdülaziz’in tuğrası, Osmanlı arması ve kılıç, balta gibi savaş ekipmanlarının motifleri ile meyve, çiçek bezemelerinin yer aldığı tavan süslemeleri ise Fransız ressam Sason‘un eseridir.
İçeri girdiğiniz anda o tarihi kokuyu hissedebilmeniz mümkün. Odalardan her biri çok değerli eşyalarla bezeli olsa da sağ girişte karşınıza çıkan Atatürk Odası’na değinmeden geçemeyeceğim. Bu oda, Atatür’e dair bir çok nesne barındırıyor. İçlerinden en çok dikkatimi çekenler ise; tadilat nedeniyle Savarona gemisinden getirilen özel eşyaları oldu. Onun dinlenme koltuğu, telefonu, stranç masası, komidini, abajuru.. Her biri birbirinden özel ve büyük bir özenle saklanmış olmaları oldukça güzel.