Kafa Açan Yazılar

Sosyal Medya Günlükleri 1 | Sembollerin Anlamı

Hangi sosyal medyayı daha sık kullandığınızı bilmeden yazıyorum bu yazıyı. Bu yazıyı neden yazdığımı sorarsanız bilinçaltımıza ışık tutmak ve yaptığımız eylemlere geri dönüp bir kez daha bakmak diye yanıtlayabilirim rahatlıkla.

Zamanınızın çoğunu elinizdeki akıllı telefonlarla geçirdiğinizde dokunduğunuz sembollerin ya da sayfanın belirli kısımlarında çıkan işaretlerin anlamlarını bilmek istemiyor musunuz?

Elbette Cambridge araştırmalarından bahsedip gereksiz verilerle sıkacak değilim sizleri. Zaten ekranlara bakmaktan yorulan gözlerimize üzüldüğümden yazıyı kısa tutup sizlerde farkındalık oluşturmayı amaçlamaktayım.

Instagram’ın Kalbi

Çok sevdiğiniz bir kişinin resmine kaç tane kalp atıyorsunuz bilmem ama Instagram o kalbi tek bir beğeni olarak sayıyor en azından o konuda eminim. Sosyal medyada kullanılan bu kalp (ki en başından beri Instagram bunun başında gelmektedir.) neden bu kadar ilgimizi çekiyor? Nedeni beğendiğiniz fotoğrafları biraz incelediğinizde kendini gösteriyor. Bizi çevrelemesini istediğimiz şeyleri beğeniyoruz en çok. Kalbimizi dinlemediğimiz ve aklımızın manipülatif oyunlarına düşüyoruz.

Cıvıltılı ayakkabılar, elbiseler, parlak simli x,y,z markası kozmetik ürünlerini beğendiğimizde (laykladığınızda) onları kalbinizden geçtiği için mi istiyoruz? Durum burada karışıyor ve ironik bir şekilde kalp sembolü karşımıza çıkıyor. Çünkü Instagram’ın amacı sizleri kalbinizle baş başa bırakmak değil, onu dışlayarak aklınızla hareket etmek. Yoksa neden evinizde kırk beş tane olan far paletine bir yenisini eklemek isteyesiniz?

Sevgi sözcüğünü kalp sembolünün altına tıkıştırarak sizleri yönlendirmek istiyor sevgili Instagram. Tabi çanlar farkındalık ve dikkat için çalmaya başladığında eminim ki siz de neleri en çok beğendiğinize şöyle bir dönüp bakacaksınız.

Temel sorun bizim birden çok fazla fotoğrafı beğenmemiz ya da tonlarca beğeni almak istememiz değil. Sorun oradaki kalp sembolünün başka bir şeye hizmet etmesi. Evet çok küçük bir sembol, belki daha önce neden onun kullanıldığını düşünmediniz bile. Ama açın dolabınızı bir bakın kaç tane resmi beğendikten sonra ordaki ürünlere online alışverişle sahip oldunuz.

Kalbinizden geçti mi o tayt ya da kokusu bozuk çıkan ruj? Yoksa kalp gönderip görsele uzun süre baktıktan sonra “Benim neyim eksik bende de olsun!” mu dediniz? Açın Instagram’ı ve kalp sembolüne uzun uzun bakın bakalım aklınızla kalbiniz ortak bir sonuca varacak mı?

Facebook’un Baş Parmağı

Instagram’ı en başta yazmamın sebebi 14-25 yaşın orada daha aktif olması. Facebook daha çok altın günleri yapan yaşlara hitap ediyor sizlere bu konuda ben de katılıyorum. Bu veriyle ilgili güzel bir istatiksel grafik yerleştirmek isterdim buraya ama günlük hayatta kafamızı karıştıran sayılara, dairelere bu yazımda yer vermek istemiyorum. (En azından bu serinin konuları oturana kadar)

Neden Facebook kalp sembolünü kullanmıyor da onaylayan baş parmağı beğenilerde tercih ediyor? Bunun tek bir açıklaması olmayabilir ya da siz okurken farklı nedenler zihninizden geçirebilirsiniz. Temel olarak Facebook sadece görselden ibaret olmadığı, yazı, ses, anket, yer bildirimlerine de yer verdiği için bir onaylanma ihtiyacı söz konusu.

Baş parmak yukarıda olduğunda günlük hayatta “Beğendim, güzel” anlamlarına da gelse kalpteki sevgi, samimiyet duygusunu ne yazık ki veremiyor. Neden bu sembolün tercih edildiğini düşünmek yerine bize ne anlatmaya çalıştığı yönünde kafa yormak daha faydalı olacaktır.

Bize yukarıyı işaret eden bu parmak onaylandığımızı ve aynı zamanda beğenildiğimizi göstermektedir. Tabi artık birkaç senedir Facebook’un yeni sürümü ile parmağın üzerine bastığımızda kalp, ağlayan, gülen, kızan suratlar da görebilmekteyiz. 

Facebook birden çok emojiyi de bu butonun yanına serpiştirdi. Ama en başında onaylayan baş parmağın bütün gönderilere göstereceğimiz tepkilere yeteceği düşünülmüştü. Sizde bir posta bakıp “Aynen” diyor ve başınızı aşağı yukarı sallıyorsanız Facebook’un baş parmak sembolüyle paralel düşünüyorsunuz demektir.

Onaylanma ve sevilme iç dürtümüzün yansımalarını sosyal medyada bu şekilde görüyoruz. SnapChat’in yerlerimizi haritada gösterme ve Instagram’ın canlı yayına izin vermesi gibi diğer sosyal medya konularına bir sonraki yazılarda değineceğim. Sosyal medya uzmanı ya da bu uygulamaların bilir kişisi değilim. Kullanırken neleri atlıyoruz, neden bazı ince detaylara dikkat etmiyoruz bunun peşindeyim. Birine kafasında bir “evet ya gerçekten öyle” cümlesi geçirtebildiysem ne mutlu bana.

Daha reel platformlarda bütün bu konuları uzun uzun karşılıklı konuşabilmek dileğiyle….

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu