Kişisel Gelişenlerden Misiniz?
Günümüzde alıp başını giden kişisel gelişimcilere ışık tutmak istiyorum bu yazımda. Gazetelerin söyleşi kısmını dolduran yüzleri, sosyal medyada yoğunlaşan paylaşımları beni bu yazıyı paylaşmaya itti. Kişisel gelişimin neden bu kadar popülerleştiğini gelirsek bunun en büyük nedeninin sosyal medya olduğunu görebiliriz. İletişimin hızlanması, durmak bilmeyen bilgi akışı gelin birlikte inceleyelim bize neler yaşattırdı….
Öncelikle kişisel gelişimin bu kadar artması grup çalışmalarının da artmasına neden oldu, ki bu bence tek pozitif kısmı.
Olumsuz kısmı ise her okuduğumuz, gittiğimiz kursun temellendirilmemiş olması ve yanlış bilgiler ile bizleri manipüle etmeleri.
Her kurs aralarda verdiği çay, kahve ve kuru poğaçalar ile ruhları kararsız bireyleri kendine çekmeye devam ediyor. Sosyal medyada reklam aralarında bile önünüze çıkabilir bu kurslar. Eğitime büyük bir hevesle başladığınızda (ben de 4 sene önce bir kursa gitmiştim. Kişisel gelişimle ilgiliydi. Kurs bittikten sonra da kötü bir dönemimde ruh emicilerinin üzerime yapışmış olduğunu fark ettim.) Sizin de böyle bir anınıza denk gelirse ya da gelmişse diye izlenimlerimi sizlerle paylaşmayı tercih ettim bu yazımda. Kendini kişisel gelişim duayeni ilan etmiş kişilerin biyografilerini okumadan asla gitmeyin kurslarına. Çünkü fark edeceksiniz ki kendilerini öyle gözükmek istedikleri kavramlarla betimliyorlar. Ya başlarından geçmiş çok kötü bir durumu referans göstererek hayatlarının nasıl değiştiğini, ya da zaten doğuştan yetenekli olduklarını kursun ilk gününden duyabilirsiniz. Gerçekten bunları yaşamış da olabilirler. Ama gelin görün ki birçok “kişisel gelişim uzmanının” uzun uzadıya bir biyografisi internette yok. Kursu paylaşmak için açtıkları sitelerde bile kendilerini tanıtan bir yazıya rastlamak çok zor.
Kursa katıldığınız ve bilgileri almaya başladığınız anda hayatınızın değiştiğini düşüneceksiniz. Çünkü ödediğiniz kurs ücretleri sizin içinizde yatan değerli hissetme isteğini dolduracaktır. Bir kişisel gelişim kursu şuan nereden baksanız marka bir deri çanta ya da ayakkabı fiyatına eş değer. Popürleşen, yüzünü her yere özenle koyduran kurs hocası ile fotoğraf çekilmek kursun fiyatına dahil… Diyeceğim şu ki ücretlerin çoğunluğu kaldığınız otellere, yediğiniz yemeklere gidiyor. Bu kursların belirli otellerle anlaşıp hep oralarda gerçekleştiğine de şahit olabilirsiniz. Eğer kurs bittikten sonra aklınızda otelin güzel yemekleri, aralarda verilen ikramlardan daha fazla bir şey kaldıysa o zaman verdiğiniz paralar boşuna gitmemiş demektir.
Esas nokta gidilen kişisel gelişim aktivitelerini hayatın içine yerleştirebilmek. Bir nefes tekniği mi öğrendiniz? Onu ne sıklıkla yapıyorsunuz? En önemlisi de o egzersizden nasıl faydalanıyorsunuz? Bu soruları okuduğunuzda daha önce böyle bir kursa gittiyseniz ve gönül rahatlığı ile dürüst cevaplar veriyorsanız her şey iyi hoş. Benim bu yazıyı yazarken de zihnimde beliren temel sorun kişisel gelişimin kapitalist düzende nasıl işlediği oldu. Sizce de insanın gelişimi paraya bağlı olmadan, kendisini sorguladığı bir süreçten sonra kendini iyi tanımasında yatmıyor mu? Sorgusuz sualsiz başvurduğumuz (Genelde eleme yöntemiyle kursa insan seçiyorlar…) kurslar kendimizi daha iyi tanımamızı sağlıyorsa o paralar yerine ulaşıyor demektir. Kursun başındaki eğitmenin egolarını tatmin ediyor ve vaat ettiği eğitimle alakasız bir yol izliyorsa durumu değerlendirmek gerekir.
Genellikle öğrenciler hocalarına duydukları derin minnetle kursun bitiminde bir rüyanın içinde olduklarını düşünüyorlar. Rüyadan çıkma hali yavaş gelişiyor ve Bammmm… Gerçek hayata dönme vakti… Bu nedenle kursta özümsenemeyen bilgiler çoğu zaman kişiye bilgi kirliliği olarak geri dönüyor. Verilen paralar da boşa gidiyor.
Neye ihtiyacımız olduğunu en iyi biz biliriz. Eğitmenin popülerliği ya da içimizdeki boşluğun doldurmak için böyle şeylere başvurmamız gerekiyor mu onu sizlere de soruyorum. Bu yazıda birçok soru yönelttim size. Sevgili yoldaşım ile de 15 dakikalık beyin fırtınası yaptık. Siz de eğer böyle kursları yaptıysanız soruları kendinize yönlendirmeyi unutmayın. Gitmediyseniz içinizde öyle bir boşluk varsa da bir sonraki yazımda bahsedeceğim kişisel gelişimin duayeni yazısını okumayı unutmayın… Takipte kalın!
Podcast’in linki için Apple Store hesabınız varsa –> https://itunes.apple.com/tr/podcast/vitodan-sudan/id1398270800?mt=2
Apple Store hesabınız yoksa –> https://soundcloud.com/su-sertdemir/kisisel-gelisim-sektoru?in=su-sertdemir/sets/ki-isel-geli-im
Fotoğrafları Pinterest’ten “Broken isn’t Bad” isimli bir siteden aldım. Benim çizimlerim değildir.