Benim Adım “Safi Zarar”
“Zıtlar arasındaki çelişki tüm varlıkların temelidir.”
(Herakleitos)
Geceleyin televizyonda zap yaparken uyuyakalmışım. Saat kaçmış? 13.40 mı? Yine gün bitti…
Ben, Safi Zarar. Adımı böyle koydular. Ben seçmedim. Bile bile lades olmuş gibiyim. Kendimin gölgesiyim. Neden böyleyim? Bilmiyorum, inanın! Benim burada ne işim var, ne yapıyorum?.. Neden evimden hiç çıkma isteği gelmiyor? Hatta ne hissettiğime dair en ufak bir fikrim dahi yok. Aslında, önceden vardı. Ne yaptığımı bildiğimi sanıyor gibiydim, ama yanıldım mı diye tereddüt etmiyor da değilim. Neyi içeceğine karar veremeyip kolonya içen ayyaş gibi bir halet-i ruhiye içerisindeyim. Kanepeden kalkasım hiç yok. Tanrı’m… Kendimle konuşmaktan başka bir şey yapmak ne kadar güç geliyor!
Hatırlıyorum da, bir zamanlar, hayal kurabiliyordum. Kumdan kaleler, karpuz kabuğundan gemiler, pembe panjurlu evler gibi gibi… Her hayal tozpembeydi. Evin içinde “baba!” diye koşuşturan çocuklar, seni seven bir karın ve güzel bir işin olduğunu hayal etmek… Yaşamak hafif geliyordu. İnsanlar bana basit canlılarmış gibi geliyordu. Ama aslında onlarla birlikte bu hayatı yaşamak öyle sandığımız kadar kolay değilmiş. Senden istediklerini alana kadar sülük gibi yapışıp bırakmıyorlar lanet olsun ki!
Şimdi pek hayal kuramıyorum. Hayal kurma güdüsü kaybolmuş bir insan, ne için yaşar ki? Bir saat sonra ne yapacağını bile düşünemeyen biri hayal edin. Siz bunu yapabilirsiniz, hayal edebilirsiniz. Gördüğünüz nasıl biri? Tabii ki karşınıza ben çıkarım! “Carpé Diem”miş. Hah! Ne büyük hata! Anı yaşamaktan hiçbir şey yapamıyorum. Bu an içerisine hapsoldum ve ama “Memento Mori” veya “Kullu nefsin żâ-ikatu-l mevt”. Bunları hatırladıkça böyle yaşamak istemediğimi biliyorum!
Bir şey yapmalı. Şimdi, bir varsayımda bulunalım. Varsayalım Bizler’iz. Yalnız olamam herhalde, diye düşünüyorum. Bizler olmak çok kolay bir şey olmasa da öyle yaratıldık -ya da süregelen devinimlerle var olduk- ve kaldık her canlı gibi, fakat manasız bir doğuşla Antibizler de öylece beliriverdiler. Bizler olarak bir amacımız var, bir amaç üzerine toplandık. Hayal kurmaya çalışmak için bir şeyler yapacağız. Ama bir anda, Antibizler karşımıza cephe kurdular ve birden bire Bizler‘i yok saydılar. Çünkü “Ve min kulli şey’in halaknâ zevceynî leallekum tezekkerûn!” veya “Yin-Yang!” Her şey zıddıyla kaim bu neft-î topta, Habil ile Kabil‘den bu yana!
Zıtlaştıkça kutuplaşma artıyor ama düzen bu. Hatta bu kutuplar bazen artıyor, dolayısıyla zıtlıklar da artıyor. Bölük pörçük, hudutlu bir dünya! Ne kadar da hoş, değil mi? Kemiğimize, iliğimize işleyen doğal seleksiyona engel olamıyoruz en yavaş olanı kapan çitalar gibi.
Antibizler gayet “keskin”ler ama Bizler kendimizce “gibi”yiz. Bizleri yok saymaya programlanmışlar. Kısacası, Bizler bu evrende var olmadığı iddia edilen, fakat öylece var olan ve bu var oluşundan pek haz etmeyen; cepsiz, zevksiz, anlatılamayan ve anlaşılamayan, daha doğrusu sayılan özelliklere ikna edilen kişileriz, birbirimizden haberi olmayan. Ama çok olduğumuza da inanıyoruz, çünkü Antibizler o kadar göze batan derecede çok ki.
Onlar, sıradanlar-mış. Bizlerse sadece akıl hastası. Hem, “sıradanlık” ne demek? Bu kelimeyi sıkça duyuyorum ama pek neyi ifade ettiğini bir türlü çözemedim. Antibizler’in hepsi aynı şeyi düşündükleri, giydikleri, bildikleri, duydukları, gördükleri, yedikleri, içtikleri için mi bu kelimenin tahakküm hakkı onların elinde? Onlar Bizler olup çok olsalardı ve biz Antibizler olsaydık, Antibizler mi deli sayılacaktı? Doğrusu şaşırıyorum. Antibizler nasıl oluyor da Bizler’den daha kalabalık ve dayanışma içerisinde olabiliyorlar? Bizler her seferinde bu savaşı kaybetmekten haz mı duyuyoruz? Birazcık, mazoşist gibi miyiz?
Bizler, kaybedeceğimiz savaşa bile bile girmeyen tipleriz ama Yıldırım da bilmiyor muydu Timur‘a yenileceğini? Fillerin üstüne dört nala sürmedi mi atını? (Bak, onlar da zıtlaşmıştı!) Bizler neden sığır gibi koltuğa yayılıp ölümü bekliyoruz?
Çünkü, bu kutupları Bizler oluşturmadık. Bizler sadece öylece var olduk. Kin tutmadık. Can yakmadık. Antibizler çıktı ve hücum ettiler, ele geçirdiler, hayallerimizi tek tek yok ettiler ve devam edecekler. Bizler bir şeyler ortaya koydukça, Bizler bir olamadıkça yıkacaklar. Kaçarı yok, Antibizlere boyun eğmeye devam edecek gibiyiz…
Ben artık koltuğundan kalkamayan Safi Zarar.
Bana bu ismi, sen taktın.