Kurumsal İletişim Nedir?
Kurumsal İletişim Nedir?
Birden fazla insanın bir amaç etrafında toplanmasını sağlayan, bir araya gelen insanların güç birliği yaparak kurumun amaçları yönünde etkili bir biçimde çalışabilmeleri için aralarında olması gereken işbirliğini ve çevresiyle uyumlarını sağlamada önemli bir rolü olan her türlü insan etkinliğinin paylaşılmasıdır.
Yukarıdaki tanımdan hareketle, kurumsal iletişimin aslında iletişimin uygulamasına çevrilmiş kurum kimliği olduğunu söylemek mümkündür. Amaçları ne olursa olsun, kurumsal özellikleri taşıyan ve bu özellikleriyle toplumsal yapının bir parçası olan işletmeler, yaşamlarını gerek kurum içinde gerekse kurum dışında kurdukları bir ilişkiler düzeni içinde sürdürürler. Bu ilişkilerin denetim altına alınması, belirli bir düzen ve amaç doğrultusunda, etkili bir iletişim politikasının izlenmesini zorunlu kılar.
Kurum içindeki ve dışındaki iletişim sisteminde meydana gelebilecek zayıflıklar kurumdaki mevcut sistemlerin çalışmasını etkiler, kurumun bütünlüğünü bozar ve kurumu amaçlarından uzaklaştırarak çeşitli sorunların doğmasına neden olur.
Kurumsal iletişim, reklam ve imaj oluşturma, değişimi gerçekleştirme, kurum kültürünü oluşturma, medya ve müşteri ilişkilerini geliştirme, uluslararası iletişimle birlikte genel iletişim politikaları belirleme, kurum içinde iletişim, kurumsal vatandaşlık, etik ve teknoloji konularında gerekenleri yapma, halkla ilişkiler, liderlik ve iletişimi sağlamak gibi işlevleri yerine getirmektedir.
Bir kurumsal iletişim programının hedefi, kurumun çıkarlarını korumaya yönelik olmalıdır. Kurumsal iletişim planı hazırlanırken şu araştırmaların yapılması gerekmektedir:
- Kurumun hedef gruplarını nasıl gördüğü,
- Kurumun güçlü ve zayıf yönlerinin neler olduğu,
- Kurumun hedef kitleler tarafından ne ölçüde farkına varıldığının,
- Rakiplerin kurumu nasıl gördükleri ve yönetimin nasıl değerlendirildiği,
- Kurumun faaliyetiyle ilgili olarak hangi özelliklere sahip olması gerektiği
Kurumsal iletişimde kurumu, sürekli ve etkin bir şekilde ‘’beğenilir kılmak’’ misyonu ön plandadır. Kurumsal iletişim planına başlarken ,’’Biz şu anda neredeyiz’’ ve ‘’Neye ulaşmak istiyoruz’’ sorularına doğru cevaplar verilmelidir.
Üçüncü soru ise,’’Ne şekilde bir yere ulaşmak istiyoruz’’ olmalıdır. Dördüncü soruda ise, ayrıntılı çalışmaların söz konusu olduğu yaratıcı uygulamalar devreye girer. Bu adımda, halkla ilişkiler ve medya planlaması faaliyetlerine yer verilmelidir.
Beşinci adım olan uygulamada ise, tüm veriler toplanarak bir strateji dâhilinde bir araya getirilmelidir. Altıncı ve son basamakta da, kontrol söz konusudur ve bu aşamada, daha önceden gerçekleşen mevcut durum ile istenilen durum analizleri ortaya çıkartılarak yapılan araştırmalarla karşılaştırılır.
Girdisi ve çıktısı insan olması nedeniyle, yükseköğretim kurumlarında eğitim süreci ile iç ve dış müşterilere verilen hizmet süreci gerçekleştirilirken insan ilişkileri ve insanlar arası etkileşim ağır basmaktadır. Bu nedenle de yükseköğretim kurumlarının etkinliliği söz konusu olduğunda insan kaynağının geliştirilmesi gereksinimi ön plana çıkmaktadır. Üniversitede iç müşteri konumunda olan insan öğesini geliştirmek ve bir anlamda da bu grubun algıladığı hizmet kalitesi düzeyini daha da yükseltmek için çeşitli teknik ve yöntemler üzerinde durulmaktadır. Hizmet içi eğitim, terapi ve duyarlılık eğitimi, motivasyon kavramları, üniversitelerdeki insan kaynağına uygun düşen ve oldukça sık kullanılan bir teknik olarak bilinmektedir. Motivasyon kavramı, bu çalışmada, diğer bir deyişle motivasyon sağlamada kullanılan öğelerin algılanan hizmet kalitesi düzeyini belirleme ve yükseltme etkisini ortaya çıkarma çalışmasında iki kuramsal temele dayalı olarak ele alınmaktadır.
Motivasyon kavramının, yönetim biliminde kalıplaşmış bir tanımına rastlanmamaktadır. Ancak motivasyonun; dürtü, gereksinme, teşvik, ödül, amaca yöneltme, beklenti ve benzeri kavramlarla yakından ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Motivasyon insan davranışını başlatan, yönlendiren ve sürdüren üç temel öğeyi içermektedir. Bunlardan davranışı başlatan öğeye ilişkin güçlerin, bireyin içinde var olduğu kabul edilmektedir. Bireyin içindeki bu güçler; açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik güdülerle, sevgi ait olma, kendini gerçekleştirme gibi sosyal ve psikolojik güdülerden oluşmaktadır.
Güdüler, bireysel davranışı belirli bir amaca doğru yönlendirmektedir. Acıkan bir insan, besin bulma amacına yönelik davranışlar göstermektedir. Güdülerini doyurmak için bireyin gösterdiği davranışların süreklilik kazanabilmesi için, bu davranışların, bireyin çevresi tarafından pekiştirilmesi gerekmektedir. Örneğin, öğretim elemanlarının başarıya yönelik çabalarının yöneticilerce fark edilmesi, herhangi bir yolla ödüllendirilmesi, öğrenci ve toplum tarafından takdir edilmesi öğretim elemanlarının benzer davranışlarının sürmesine yol açmaktadır.
Maslow tarafından geliştirilen Gereksinim Hiyerarşisi Kuramı, motivasyonu insan gereksinimleriyle açıklamaktadır. Buna göre gereksinimler beş düzeyde ele alınabilir;
- Fizyolojik Gereksinimler
- Güvenlik Gereksinimi
- Ait Olma, Sevgi ve Toplumsal Etkinlik Gereksinimi
- Statü ve Saygı Gereksinimi
- Kendini Gerçekleştirme Gereksinimi
Yukarıda sayılan etkenlerdeki yetersizlik ya da eksiklikler bireyde bir denge bozulması ya da gerginlik durumu yaratmaktadır. Gerksinim Hiyerarşisinin temel özelliği, alt basamaklardaki gereksinimler doyuruldukça üst basamaktakilerin ortaya çıkmasıdır. Bireyler bu açıdan sürekli doyurulmak istenen karakterler olarak ortaya çıkmaktadırlar. Doyurulan isteğin yerini bir üst basamaktaki istek almaktadır.
Muhammet Zeki KILIÇ