Kafa Açan Yazılar

Kim Bu “MİHRİBAN”?

Bazıları “Gerçek mi?” diyor.

Gerçek diyorum.

Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban. Masa başında yazılmış, hayal bir aşk, bu tadı ve lezzeti vermez. Yaşayacaksın ki, yazacaksın. O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum.

Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. “Lambadaki alev üşüyor” çıktı.

Sözlerine böyle başlar Abdurrahim Karakoç. Yani ne adı Mihriban’dır ne saçları sarı.

Kimse bilmez kimdir bu Mihriban. Ama şiir sazın tellerinden tane tane dökülmeye başlayınca herkes bulur kendi içindeki Mihriban’ı. Mihriban şekillenir hayallerde o vakit. Kalem elden düşer ,eski töre bozulmaz, kar koysan köz olur aşkın külüne.

Köydeki düğüne gelen bir misafir kızıdır Mihriban. Abdurrahim Karakoç sever misafir kızını, sevdalanır. Bir sabah kalkar gider sevdasını görmeye ki Mihriban gitmiş. Her şey değişir şairimizin hayatında, nefesini alıp gitmiştir Mihriban uzaklara…

Dayanamaz gider ailesiyle birlikte bulurlar kızı. İsterler fakat ailesi sorun çıkarır kızın ve gerçek açığa çıkar, kız nişanlıdır.

“Bir daha bu evde ismi anılmayacak ve konusu açılmayacak” der Abdurrahim Karakoç.

7 yıl geçer aradan. Sevda düşünce gönüle, yakar da yakar şairimizi. Zamane aşkı değildir o. Saftır, temizdir, sevdadır.

Bir akşam yazılır Mihriban şiiri çakmak çaksan kül olacak bir kağıda. Hele saza düştümü şiir, duymayan kalmaz.

Mihriban da duyar ve mektup yollar Abdurrahim Karakoç’a:

”Unutmak kolay değil”

O zaman tekrar sarılır şairimiz kalemine;

“Unutmak kolay mı? ” deme,
Unutursun Mihriban’ım.
Oğlun, kızın olsun hele
Unutursun Mihriban’ım.

Zaman erir kelep kelep
Meyve dalında kalmaz hep.
Unutturur birçok sebep,
Unutursun Mihriban’ım.

Yıllar sinene yaslanır;
Hatıraların paslanır.
Bu deli gönlün uslanır…
Unutursun Mihriban’ım.

Süt emerdin gündüz-gece
Unuttun ya, büyüyünce…
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban’ım.

Gün geçer, azalır sevgi;
Değişir her şeyin rengi
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihriban’ım.

Düzen böyle bu gemide;
Eskiler yiter yenide.
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban’ım.

“Bir gün onu görebileceğinize inanıyor musunuz?” diye soruyorlar Abdurrahim Karakoç’a:

“Bilmiyorum, görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya. İnsanların gönülde kalması, gözde kalmasından daha iyidir.”

Anlayacağınız ne unutmak kolay oluyor ne de unutulmak sevdalanınca.

Mihriban gibi sevilip Abdurrahim Karakoç gibi sevmeniz dileğiyle…

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu