Kaz Dağları Serüveni | 2. Bölüm
Merhaba Kafa Kampüs takipçileri! Kaz Dağları Serüvenimin ikinci bölümüyle tekrar sizlerleyim.
Bu bölüme yeni gözü takılanlar önce birinci bölümü okumadan bu bölüme başlamayınız! :D Bilirsiniz hikayeye ortasından başlamak insanı yarım bırakır başından başlamak bir adım önde götürür sizi ;) O zaman kaçtım ben size keyifli okumalar :)
Tahtakuşlar Köyü Tuncel Kurtiz’in gömülmek için vasiyet ettiği köy olarak ünlense de, şaman adetlerinin hayatta kaldığı, Anadolu’daki ilk etnografya müzesine sahip olan ve yine mi gözleme diyeceksiniz ama :D tepedeki müthiş gözleme kokularının yayıldığı mekanıyla sevilen bir köy.
Çamlıbel Köyü ise Tuncel Kurtiz’in gömülmek isteyip izin çıkmayınca ailesinin buradaki köy mezarlığına defnettiği köy olarak ünlenmiş. Ayrıca butik otelleri, piknik alanları ve restaurantlarıyla dolu dolu bir köy. Bir önemli nokta ise kahraman köy olması çünkü Kurtuluş Savaşı sırasında Çamlıbel halkının büyük bir kısmı Kuvayi Milliye’ye katılmış ve Ayvalık cephesinde çarpışarak işgale karşı direniş göstermişler.
Kavurmacılar Köyü ise ünlü Sarıkız Efsanesi’ne ev sahipliği yapan köy. Efsane ise şöyle; Karısı öldükten sonra Sarıkızın babası annesinin yokluğuna dayanamayıp kızını da alıp bu köye yerleşmiş.Tüm köylü çok sevmiş babasıyla kızını. Babası hacca gitmeyi çok istiyormuş kızı da büyüdükten sonra artık kendine sahip çıkar diyip komşusuna kızını emanet edip çıkmış hac yoluna. Babası hacca gittikten sonra kıza bir sürü talip çıkmış fakat Sarıkız hiçbirine yüz vermeyince köyde adını çıkarmışlar. Tabi aylar süren bu yolculuktan sonra babası döndüğünde köy halkı kızını öldürmesini istemiş babasıda kızını alıp oradan ayrılmış.
Sarıkız giderken: “Bizim gibi insanları barındırmadınız. Bundan sonra da burada kimse barınmasın” diye beddua eder. Bugün bile köyde yerleşim tam anlamıyla yok. Bu yüzden köyün yapısı hala 14. yy’dan kalma duruyor.
Kızını da yanına verdiği birkaç kazla Kaz Dağı’nın zirvesine bırakır. Aradan yıllar geçer. Bayramiç tarafından gelen yolcuların dağda darda kaldıklarında kendilerine sarı bir kızın yardım ettiğini söylerler. Kazlarının olduğunu, hatta bunların bir gün Bayramiç ovasına inerek çiftçilerin mahsulüne zarar verdiğini, köylülerin bu durumu sarıkıza söylemeleri üzerine, Sarıkızın eteğine doldurduğu taşları saçarak, bir avlu oluşturduğunu, kazlarında artık aşağılara inmediğini söylerler. Kaz avlusu diye anılan bu alanın duvar kalıntıları günümüzde bile gözükmektedir.Bunları duyan baba kızı Sarıkız olduğunu düşünerek dağa çıkar ve kızıyla kavuşur ve kızının birden kaybolduğunu görünce ermiş olduğunu fark eder. Kızı öldükten sonra tepelerde dolaşır ve bir gün bir tepenin başında ölür. Köy halkı hem Sarıkıza hemde babasına tepe başlarında mezarlar yaparlar. Karşılıklı Sarıkız Tepesi ve Baba Tepe 3 tepeden oluşan Milli Parkın 2 önemli tepesidir. (Kaz Dağlarına giderken Akçay merkezde Sarıkız ve kazlarının heykelini görebilirisiniz.)
En az Yeşilyurt kadar hareketli olan Adatepe Köyü de bir hayli turist çeken ve büyükşehirlerden gelen insanların ev alıp kalıcı olduğu bir köy. Ev almak demişken hal böyle olunca köy evi dersiniz ama fiyatlar dudak uçuklatıyor hani :D Köy meydanında yaşlı iki çınarın etrafındaki restore edilip görüntüsü korunmuş taş evler ve butik otelleri çok hoş. Meydan da kahvaltı etmelik, yemek yemelik çok güzel yerler var elimizden geldiğince farklı yerlerde yiyip içmeye çalıştık bizde :) Hal böyle olunca da bizimde ikinci konaklama durağımız oldu. Adatepe oksijen yoğunluğunun dünyada en fazla olduğu yerlerden biri. Zeytincilik ve zeytinyağı ile bilinen köyde bulunan tarihi eserler Çanakkale Müzesi tarafından koruma altına alınmış.
Köyün yanı başında görülmesi gereken yerlerden biri de tabi ki de eşsiz manzarası ile Zeus Altarı.
Köyden yürüyerek gidebileceğiniz bir mesafede. Tabi 15-20 dakika yürümeniz gerekiyor ama manzarayı görünce bi 20 dk daha yürürüm diyorsunuz yada demeseniz de olur siz manzaranın keyfini çıkarın :D Eski Yunanlılar, savaşlarda galip gelmek, kuraklıktan, hastalıktan kurtulmak, bereketli ürün almak, felaketlerden korunmak için burada tanrılara ve Zeus’a kurban verirlerdi. İlyada Destanı’nda ise Zeus ile Hera’nın aşkına da şahit olduğu anlatılıyor Zeus Altarı için.
Eveet geldik ikinci bölümün sonuna :) Umarım sizin içinde keyifli bir bölüm olmuştur çünkü ben bu yerleri gezerken çok keyif aldım. Ve son bölümü de yayınlamak için sabırsızlanıyorum :) En yakın zamanda oda sizlerle olacak sağlıcakla kalın :)