Kafa Açan Yazılar

9 Köy Kovaladı | Sözün Doğrusu

“Ötekini anlamak için, ötekini kendine katmak değil, ona gitmek gerekir.” (Hallacı Mansur)

Her söz doğru mudur? Sözün doğruluğuna güvenmeden sözü anlamaya çalışmak ya da eleştirmek ise ön yargının kendisidir.

“Zihinleri boş olanlar doğruluğuna bakmaksızın duyduklarına inanırlar.”

Sözün doğruluğu için bakılması gereken şartlar vardır. Bunları dört sınıfa ayırabiliriz.
1- Kim söylemiş?
2- Kime söylemiş?
3- Neden söylemiş?
4- Hangi vasıfla söylemiş?

Kafamızı yeterince derin ve soğuk suya sokacağız şimdi. Önce alnımızdan ter gelecek kadar ısıtmalıyız. Cos diye sesi duyduğumuzda işte anlatmak istediğimi beraber anlayacağız.

Konuyu ikiye ayıralım. Söz eğer doğruysa şöyle şöyle olsun. Yanlışsa böyle böyle olsun. Doğru ya da yanlış değilse yani herhangi bir çıkarım yapmıyorsak bırakın olduğu gibi dursun.

Şöyle‘ düşünelim şimdi. Doğruluğu bizim düşüncemize göre kesin veya kesine yakın olan bir sözün bize verdiği mesajı anlamaya çalışalım. İşler ne kadar kısa hale geldi, değil mi? Zihnimiz sadece “Yazar burada bana neyi anlatmak istiyor?” sorusuyla meşgul olacak.

Böyle‘ düşününce, nasılmış görelim. Doğruluğunda ciddi şüphemiz var ve yanlış olduğunu da biliyoruz gibi olan cümleleri inceleyelim. Hatta böyle söz mü olur?! Ne saçma! diye ifade ettiğimiz cümleler… Ayrıca içimizde duran gizli bir kuşku da var. “Acaba doğru olabilir mi, ya yanlışsa? Ben mi yanlış düşünüyorum acaba? Objektif değerlendirsem nasıl olur? Yetişme tarzıma mı aykırı? Aklım bunu kabullenemedi?” gibi düşünürken böyle böyle gitti cümledeki mesaj ve anlatılmak istenen.

Zihnimiz aslında burada sözün sahibine de odaklandı. Bu yüzden ikileme bile düşmüş olabilir. “Ya bu kişi dediyse bu cümle yanlış değildir. Acaba başka kastettiği bir şey mi var?” diye arka planda har har çalıştı zihin. Ya da tam tersi olur. “O dediyse kesin yanlıştır. O adamı da sevmem. Babasını da sevmezdim zaten.” Buna da ön yargı diyelim.

Aaa… Yeter! Sen ne saçmalıyorsun! dediniz mi? Beynim yandı benim de. Şimdi soğuk suya sokacağız kafamızı.

Akıl yeni duyduğu bir bilgiyi kabul etmeden önce düşünür. Biz bunların farkında bile değiliz, olmasak da olur. Sonucunda içimizde o yeni bilgiye karşı bir ısınma ya da soğuma oluşur. Bu da kalpte tutulur. Kalbimiz de sever ya da sevmez. Bazen cümlenin sülalesini sevmez. Sülalesi, kim-kime-ne için-ne vasıfla sorularının cevaplarıdır. Bazen de içinden bir kaç akrabasını sever. Bir de hepsini sevmek var. Evlilik gibi.

Doğru söze ne denir.

Vahit Fatih Küçükiba

Girişim ruhlu, ütopik hayallerle dolu bir mühendis ve hikaye yazarı

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu