Sanat her zaman moda için önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Öyle ki geçtiğimiz sezonlarda giyilebilir tablolarla moda ve sanat buluşması had safhada yaşanmıştır. Bu sezon da koleksiyonların sanattan ilham aldığını söylemek mümkün. Soyut dışavurumculuk, pop art, neoplastisizm gibi bir çok akımı yine sokaklarda görmek mümkün. Yves Saint Laurent’ın tasarladığı Piet Mondrian tablosundan ilham alınmış elbiseden tutun Victor&Rolf’un tablolardan yaptığı elbiselere kadar her ölçüde referans kabul edilebilir bir alandır aslında.
Tabi bunun dışında modanın her sezon asla vazgeçemediği trendleri de yok değil. Bunlardan biri de XL parçalar. Bu sezon yine çokça göreceğimiz oversize kazaklar, kocaman montlar, büyük aksesuarlar başı çekmeye hazır. Bununla birlikte renk olarak da sarı gerçekten ön planda. Enerjik, mutlu ve iyimser hissettiren bir renk olarak sonbaharın kasvetli havasını dağıtmaya gelmiş gibi görünüyor.
Bunları bir de süet parçalar ile kombinlemeyi mutlaka denemelisiniz. Hassas ve narin bir kumaş olarak süet kadınlığı ve dişi siluetin narinliğini ön plana çıkarırken karakterli bir duruş yakalamanızı da sağlayacaktır.
Duruştan söz etmişken Hitchcock’un karanlık ve feminen kadınının yine revaçta olduğunu söylemeden edemem. Bele oturan diz altı etek, el çantası, sivri burun topuklu ayakkabı ve dimdik bir duruş. Elbette ki sadece böyle değil, her türlü feminen görünüm bu sezonlarda karşımıza çıkmaya devam edecek. Dişi özgüven bu sezonun mottolarından yalnızca biri.
Dolayısıyla cüretkar kombinler de göz ardı edilemez bir konuma ulaşıyor. Tişört üzerine giyilen büstiyerler, deneysel aksesuarlar, kendini belli eden dokular ve parlak renk birliktelikleri, gizlenmeyen iç giyim parçaları sokakları renklendirmeye geliyor ve vazgeçilmez parçalar olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Umarız ki bu sonbahar sezonun parçaları gibi enerjik, neşeli ve sanat dolu geçer, hüzün ve melankoli asla bize uğramaz.
