26.04.1980’de Sivas’ta doğdu. 1996 Yılında İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesine girdi. Öğrenimi süresince çeşitli dergilerde çalıştı. Mezun olunca kısa bir süre mühendislik yaptıktan sonra asıl kariyerine ve gönlümüze taht kurdu.
Umut Sarıkaya Nasıl Bir Karikatüristtir?
-8 numara şiş ile örülmüş kilim desenlerini andıran orlon kazaklarıyla,
-Diz izi çıkmış eşofmanlarıyla tek sevdası BİM’e koşarak aldığı o burnunu yakan Le Cola’yı keyifle yudumlamak olan,
-Burç, Berk, Melis, Ozi… Çağdaş gibi modern gibi kişilerle takıntısı olan,
-İhlas 3 kademeli su ısıtıcıyla bizi o panikli duş ortamına sokan,
-Anılarıyla hepimizi “aaaa harbi lan”, “gerçekten öyleydi lan” dedirten,
-Mahalledeki ortamı içten bir şekilde dürüstçe anlatan,
-Karikatür dergilerinin vasatlığını ve kalitesizliğini görüp baktı bu iş olacak gibi değil tek tabanca takılmaya başlayan
-Siz hepiniz ben tek diyerek Naber dergisini çıkarmaya başlayan ve halen de derginin bir numaralı yazarı ve karikatüristidir….
Benim de Söyleceklerim Var!
En sevilen kitaplarından birinin adı bu. İçinde toplumsal gözlemlerin, insana dair değerli tesipitlerin yer aldığını söyleyebiliriz. Ben de içinden bir kaç tane alıntı yapmak istiyorum. Uzaktan bakmayın, alın okuyun diyerek bu alıntıları siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
”Hayatım boyunca kendimi bir yazar, bir şarkıcı, bir düşünür, ne bileyim bir sanatçıyla özdeşleştirmek istedim. Kendisini her televizyonda gördüğümde, eserleriyle her karşılaştığımda “Hah! Tam benim kafamdan birisi… Hah! Aynı benim gibi birisi…” diyebileceğim birisiyle karşılaşmak istedim. Ama kısmet değilmiş, böyle birisi şimdiye kadar karşıma çıkmadı. Aslında yalan söyledim. Hiçbir zaman kendimi özdeşleştireceğim birisini aramadım. O zaten her zaman yanı başımdaydı. Ama ne yazık ki bu durumdan çok fazla utanıyordum. Bir süre ona uğramamaya, yanına yaklaşmamaya, ondan kaçmaya çalıştım ama olmadı. En sonunda gerçeği kabul etmeye karar verdim. Ben diğer insanlar gibi yaşamımı, hayata bakış açımı Jim Morisson, John Lennon ya da Dostoyevski’yle özdeşleştirmiyor, kendimi onlar gibi göremiyordum. Ben ne yazık ki köşedeki sokaktaki, BİM marketiydim.”
“Ne zaman hayata karşı umudumu kesip, kendime kıymaya çalışsam hemen teybe Bulutsuzluk Özlemi’nin ”Yaşamaya Mecbursun” kasedini koyup hayata dönerim ben. Her seferinde ”Doğru diyo lan yaşamalıyım” diyerek vazgeçerim bu deliliğimden. Böyle böyle kasedin çıktığı 1996 yılından beri hayvan gibi yaşıyorum. Sen de yaşa! Pişman olmayacaksın. Tıs tıs diye nefes almak çok güzel. Yumruğunu sıkıp ”Hmm demek kalbim bu kadarmış” demek çok güzel.”
Kitap linkine buradan ulaşabilirsiniz.