Eğlenceli Kafalar

Karabük’te Öğrenci Olmak

Öncelikle okulumuzu kazanan herkesi kutluyoruz. Başarılı bir yıl geçirmelerini temenni ediyoruz. Çünkü başarıya ve azimli olmaya çooook ihtiyacınız olacak. Karabük Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenciyim. Okulların açılmasına az bir zaman kala, nereye geleceğiniz hakkında engin bilgilerimi sizlerle paylaşacağım. Hazır mısınız? Başlıyorum.

Karabük; memur, işçi ve öğrenci kentidir. Her yer inşaat, çukur, bozuk kaldırım doludur. Ev kiraları pahalıdır. Safranbolu ilçesi, il olarak bilinir. Bu tanımlar yanlıştır. Burası ”Welcome to Abisinin!” denilen o mübarek beldedir. Kardemir’i duman duman tüter, pusludur. Geceleri ışıklarını yakıp sizi kandırır, yazın sıcağında yaz okulunda süründürür. Kışın soğuğuyla üşütür, sonbaharda kendinizi sokaklarda ”Caddelerde Rüzgar” dinlerken bulursunuz. 

Karabük Üniversitesi çok kalabalık bir üniversitedir. Her bölgeden öğrenci akınına uğramaktadır. İlk yıl bazı bölümlerde İngilizce hazırlık sınıfı vardır. Çok da kolay değildir hazırlık okumak. 600 kişi derse giriyorsa 300’ü sınıfta kalır. İlk yıl 80 kişi olan dönem mevcudu son yıl 25’e kadar geriler. Bazı bölümlerde yaz okulu açılmaz. Sınıflar kalabalık olur. 

Sana hayatın toz pembe olmadığını gösteren bir okuldur. Eğitimi, genç akademik kadrosu ile yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır. Keşke dersin, bizim bölümde de bir Profesör olsa! Sonra Profesör işlerinden vakit bulup dersine giremeyebilir diye düşünüp teselli bulursun. Dekanları, Bölüm Başkanları değişebilir. Yenilikçi bir okuldur. Müfredatı değişebilir. Kimi zaman hazırlığı zorunlu kılar, kimi zaman da kaldırır, çapraz okursun. Bir alttan, bir üstten derken bir de bakmışsın mezun olmuşsun. 

Sosyal Yaşam Merkezi’nde çok dükkan var. Biletçi, pideci, dönerci, çiğ köfteci, bijuteri dükkanı, fotokopici… Sosyal Yaşam Merkezi’nin içinde yok yok. Aç kalmazsın. Yemekhane de var, doyarsın.  Öğrenci kartın yanındaysa ve beklemeye kudretin varsa sen de gününü kurtarırsın! Uzun kırtasiye sıraları vardır. Kimsenin önüne geçmeye çalışma, spam yersin!

Edebiyat okuyorsan, kırtasiyeci ile çok iyi arkadaş olursun. İki günde bir yolun düşer. “Hepsini almadın mı bu fotokopilerin kardeş?” der sana. Sen de “Daha bütmedü!” dersin. Kalabalık olduğu için okulda “Seyahat Ya Resulullah!” diyen Evliya Çelebi gibi amfi amfi , derslik derslik gezersin. Bazen sırtın ağrır blok derste iki saat aralıksız oturmaktan. Vizeyi ve finali 1 haftaya sıkıştırır.  Bazen iki günde 3 sınava girersin. Son gün çalışırsan yetiştiremezsin.  

İkinci el kitapçı bulamazsın. Üst sınıflardan istesen de  vermeye kimseye yanaşmaz. Alınmasın kimse ama herkes bencildir. Sürekli eleştirecek değiliz tabii ki. Okulun iyi yönleri de var. Arada bir yapılan tiyatrolar, şenlikler, panayırlar eğlendirir seni. Gece muhteşem manzarasıyla  büyüler. Bakmayın gazino gibi falan dediklerine. Kendi deresinden elektriğini üretir.

Ağaçları her yana uzanır, kocaman. “Hemen bana bir konser bileti ver oradan!” dersin ilk yıl. Benim küçük kardeşim, olmayan konsere nasıl gideceksin?  Artık ben de Karabük’lüyüm Abisinin! :) ”Doğduğun yer mi güzel, doyduğun yer mi?” derseniz ikisi de güzel benim için. Seneler çabuk geçer, siz de mancarlar olana kadar mezun olup gidersiniz.  Acısıyla, tatlısıyla hoş geldin dumanlı bu kente!

Bu içeriği de beğenebilirsiniz

Eskişehir Neden Öğrenci Şehri?

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu