Herkese selam, bugün size lisedeyken hayallerimden olan “Radyo Programcılığını” anlatacağım. Öncelikle radyo programlarım hakkında kısa bir bilgilendirme yapayım ardından yaşadığım ilginç olaylardan bahsedeceğim.
Öncelikle üniversitede sosyalleşmenin çok önemli olduğunu belirtmek isterim. Ben de geçen yıl Özyeğin Üniversitesi’ne geldiğimde sosyalleşmeye çalıştım, yeni arkadaşlıklar kurmak için kulüplere katıldım ve birçoğunda aktif rol oynadım. Özyeğin Üniversitesi Radyo Topluluğunu’na katıldığımda henüz okulda 2. haftamı doldurmamıştım. Kendimi “Çaylak” gibi hissettim desem yeridir.
Radyoya seçilme sürecinden de bahsedeyim. Önce yöneticilerle yüz yüze bir mülakata tabii tutuldum. Ardından bu aşamayı geçince 15-20 dakika sürecek bir demo yayın istediler. Demomda çok sevdiğim bir arkadaşımla (kendisiyle 20’den fazla yayında birlikte bulunduk) Berke ile Ultimate Frizbi sporunu anlattık. Bu aşamayı da geçtikten sonra 1 aylık bir eğitim süreci bekliyordu beni.
Eğitimler sonrasında yayın saatlerimizi seçtik ve yayın hayatıma başlamış oldum. Her Pazartesi 22.00-24.00 saatleri arasında “Pazartesi Sendromu” adlı programın hem yapımcısı hem sunucusu oldum. Geçen yıldan itibaren 30’un üstünde normal radyo yayını 2 konuklu (Emir Can İğrek ve Berk Gürman) yayın ve 2 tane de özel yayını (Mobilist ve YGA) arkadaşlarımla sundum. Hala yayın yapmaya devam ediyorum. Önümüzdeki günlerde konuklu yayınlarıma devam edeceğim.
Şimdi yaşadığım 6 ilginç olaylara geçelim.
-
Tehtit Edildim.
Başlıktan da anlayacağınız üzere aslında trollendim. Babamın borcu olduğunu ve benden tahsil edeceklerini söyleyerek aşırı ciddi bir şekilde kokutulmaya çalışıldım. Babamın borç aldığı şehri sorunca cevap veremeyince tünele giriyoruz yanıtını vererek telefonu kapattım ancak sonraki aramada stüdyomuzdan bir arkadaşımızın arkadaşı olduğunu ve beni trollemesini istediğini itiraf etmişti.
-
Dertlere deva oldum.
Sevgilisinden birkaç saat önce ayrıldığını söyleyen bir dinleyenimiz salya sümük ağlarken biz de dayanamayıp Müslüm Baba’dan Affet çalıp beraber söylemeyi tercih ettik. Seni seviyorum çığlıkları arasında bize veda etti kendileri. Umarım barışmışlardır ve mutlu olmuşlardır.
-
Saat sordular.
Bir klasiktir. Arayıp saati sorarlar ve 23.14 cevabından sonra teşekkür edip telefonu kapatırlar.
-
Kiremit satın almak istediler.
Ağız yaparak konuşan (gerçekten çok başarılıydı) bir abimiz 2000 adet kiremit siparişi verdi. Siparişini aldık ancak Mardin’e ulaştıramayacağımızdan siparişi iptal etmek zorunda kaldık.
-
Meditasyon yaptık.
Bir dinleyenimiz arayıp meditasyon hizmetimiz olup olmadığını sordu ve yaklaşık 1 dakika boyunca “Ommm” diyerek meditasyon yaparak dertlerine deva olduk.
-
Taciz Ettiler.
Yaklaşık 10 hafta boyunca aynı saatte aranıp kısa bir sessizlik ardından sifona basma sesini dinledik. Anlam verememiştim başta ama sonradan eğlenceli hal almaya başladığını söylemeden edemem.
Birkaç değişik bakış açısı ve bir sürü farklı kişilikteki insanla tanışma fırsatı sunan “RadyoÖzÜ” ailesine sevgilerimi iletiyorum.
Radyomuzun emektarlarına kucak dolusu sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Ayrıca çoğu üniversitenin radyo topluluklarının olduğunu belirtmek isterim. Her üniversite radyosunun farklı konseptlerde yayın yaptıklarını eğlenceli ve bilgi dolu yayınlar hazırladıklarını aktarmak isterim. Üniversite radyolarını takip etmenizi tavsiye ederim arkadaşlar.
Özyeğin Üniversitesi Radyosunu dinlemek isterseniz http://www.radyoozu.net/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Keyifli, huzurlu, mutlu günler diliyorum.
