25 güzel bir sayımızdır. 5’in karesi 625’in de kareköküdür mesela. Ama sinema için 25’in anlamı biraz daha farklı. 25. kareyi eminim bir yerlerden duymuşsunuzdur. Hadi önce bir kez daha ne olduğunu hatırlayalım, hem de bundan sonra ki film analizi serimde 25 sayısını nasıl kullanacağımı sizlere biraz anlatayım.
25.kare sinema ve reklam sektöründe insanların bilinçaltını etkilemek için kullanılan bir yöntem. Sinemada eğer 24 kare art arda getirilirse bir saniyelik bir görüntü oluşturulur.
Ama bu durum 1957 yılında birazcık çakallık için kullanılmaya başlamış. Birileri çıkmış ve demiş ki madem saniyede 24 kare var ve bunları tek tek ayırt etmemiz hayli olanaksız, biz de araya fazladan bir kare sıkıştıralım. Bu karenin içine “git ve mısır ye” ve “Coca Cola iç” gibi sinsice mesajlar yerleştirelim. Bu hain 
planlarımız işe yararsa buradan rant sağlarız ve “bilinçaltı reklamcılık” gibi bir şey yaparız demişler. Sonuç ne olmuş derseniz? Çeşitli iddialara göre başarılı olunmuş ve insanlar filmden çıkıp kola ve mısır almaya gitmişler. Bu yöntem sadece tüketime teşvik için değil ayrıca çeşitli dürtülerinizi harekete geçirmek için dahi bile kullanılmış. Fakat sonra birçok ülkede yasak getirilmiş olmasına karşın defalarca kez bu yasak çiğnenmiştir.
Gelelim benim yazılarımla bu konunun bağlantısına. Kafa Kampüs’te bir içerik üreticisi olarak çoğunlukla film analizleri yapmak için yola çıktım ve bir yerde kendime çeşitli kurallar koymaya karar verdim. Bunların arasında yazdığım yazıların uzunluğuyla alakalı bazı limitlerimin olması vardı. Çünkü yazsan tez yazılır kimi 
filmlerin üstüne. Ben de dedim ki film analizleriyle alakalı 24 tane cümle kur, istediğini anlat, anlatacağın çoksa yazdıklarını kıs ve biraz daha kontrollü ol. 25. Cümleye geldin mi de filmde en beğendiğin tek bir cümleyi alıntı yapıp hop altına yapıştır. Neden mi? Sizin bilinçaltınızı ele geçireyim istiyorum, hain planlarım var anlayın artık. Hatta oturun sayın bakayım bu yazıdaki cümleleri. Tabi ki 25 çıkacak.
