Eğlenceli Kafalar

Dünyanın Gezi Reçetesini Öğrenmek İster Misiniz? | Röportaj

Gezgin bir eczacı ile tanışmaya hazır mısınız? Gezgin eczacı mı olur diye düşünebilirsiniz belki ama Ecz. Yadigar Özkan bunu başarmış. Eczanesini mesul eczacıya  bırakıyor ve dünya turuna çıkıyor.  Bu enerjik ve güler yüzlü insanı sizlere tanıtmak istedim ve o da beni kırmayarak aramızda baya bir saat farkı ve mesafe olmasına rağmen bir şekilde iletişime geçtik ve bu samimi röportaj oldu. Lafı fazla uzatmayayım, bir an önce sizi onunla tanıştırayım.

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhabaaaaa! Naber arkadaşlar? Ben Yadigar. Size bu satırları Meksika’da gece otobüsüyle Oaxaca’ya giderken yazıyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden 2011’de mezun oldum ve Tepebaşı Belediye Konservatuarını kazandım. 2 yıl tiyatro ve sahne sanatları eğitimi aldım. 5 yıldır tiyatro yapıyorum hayatta en zevk aldığım 3 şeyden biri. Eczanem 5 yaşına girdi, Mersin’de adı ‘Dünya’ hepinizi beklerim? . Seviyorum keratayı ama hayattaki amacım değil tabi. En sevdiğim 3 şeyden bir diğeri dans etmek :) . Lisanslı zumba eğitmeniyim. 2 yıl eczaneden sonra akşamları zumba dersi verdim. Bunca şeyi bir arada yapmak zor mu? Bence değil. Çünkü severek yapıyorum, nefes alıyorum. Gündüz eczane sakinken provalarıma gidiyorum, bazen sabah prova almak mümkün olmuyor gece yarısına kadar provada kalıyorum. Zumba derslerini de haftada iki gün akşamları veriyorum. Ayarlanıyor bir şekilde isteyince yolunu buluyorsun. En sevdiklerim listesindeki bir diğer şeyse seyahat etmek. Bu konudan bolca bahsedeceğimizden burada ayrıntıya girmiyorum. Bu kadar işte, ben Yadigar. Amacım iyi ve mutlu bir insan olmak.

Dünya turu fikri ilk ne zaman ortaya çıktı?

Bir gün uyandım ve ‘Yado’ kalk dünya turu yapcaz dedim. :) Şaka bir yana dünya turu diye bir kalıp aklımdan hiç geçmedi. Ben ona tüm dünyada görebildiğim kadar çok yeri görme ve kültürleri keşfetme isteği diyeceğim. Küçüklüğümden beri içimde olanı dışarı çıkardım. Kendime ne yapmak isteğimi sordum cevap ortadaydı, git keşfet! İlk erasmusla başladı sonra zehir tüm vucuda yayıldı, hasta kurtarılamaz hale geldi. :)

Öğrencilik hayatınızda hiç yurt dışına çıktınız mı?

Evet. Üniversite 3. Sınıfta erasmusla İtalya’ya gittim ordayken de bir çok ülke gezdim. 200 Eurodan başka param yoktu, bilgisayarım yoktu, babam iflas etmişti, ama yolumu buldum. Baktım ki yolu bulunuyor bir şekilde o zaman hayatta saçma sapan şeylerden korkmayı bıraktım.

Yurt dışına çıkmak isteyen öğrencilere önerileriniz var mı?

Öğrenciyken en büyük problem para. Ha bi de aşırı korumacı aileler. Sanki tüm dünya sizi yemeyi bekliyorcasına çılgın saplantılı ebeveynler. Yani ikisi de çözülecek basit ayrıntılar. Bir yerde çalışırsın, para biriktirirsin aileni ikna edersin ve çıkarsın. İstiyorsanız yapın erasmus ve bunun gibi değişim programlarından mutlaka yararlanın. Size çok çok şey katar. Seyahat etmek kadar etkili bir kişisel gelişim yöntemi daha yok. Daha analitik daha sosyal daha korkusuz daha daha daha olursunuz. Öğrenciyken çıkmak çok önemli bekledikçe üstünüze ölüm toprağı çökecek. Bi’ bakmışsınız kına gecesinde oğlan bizim kız bizim kartı elinizde. Onu da yapın, ama önce bir kendinizi tanımaya başlayın, kendinizi geliştirin. Ayrıca internet diye bir şey var isteyen insan en ince ayrıntısına kadar öğrenir, sorar, araştırır. Bu bile çok önemli bir özellik. Problem çözmeyi kendini tanıtmayı öğrenirsiniz en önemlisi de aşırı eğlenceli beee. :) Ne anılar ne partiler ne yolculuklar…??

En beğendiğiniz ve sizi etkileyen şehir neresi oldu?

‘En beğendiğim’ bu benim asla net bir şekilde cevaplayamadığım bir soru. Çünkü her şehir her ülke kendi dinamikleriyle, kültürüyle güzeldir. Kıyaslanamaz. Yolda karşılaştığım gezgin arkadaşlarım da asla bu soruyu yanıtlayamıyorlar. Çünkü bir yerde doğa mükemmel başka birinde deniz bir diğerindeyse insanların enerjisi bazen senin o şehirde yaşadığın unutulmaz anılar. Ama Latinler bir başka! Yok böyle bir kültür! Her zaman mutlu, neşeli, dans eder halde, ohh! Anda kalmayı çok iyi başarıyorlar. Mutlular. Onlardan öğrenmemiz gereken çok şey var. Benim için Latin Amerika her zaman bir başka garip bir şekilde hep evimde hissediyorum. Dans etmeyi aşşşırı sevdiğimdendir belki. :)

Şu ana kadar olan gezilerinizde yaşadığınız en kötü ve ilginç olay neydi?

Niye kötü olayları anlatıyormuşum ya? Al bak işte bu tam bir Türk mantığı. En kötüsüne odaklanmak, nedenmiş! Soruyu değiştiriyorum;

Eee Yadigar başına gelen güzel şeylerden bahsetsene biraz!

Ah, harika bir soru? başıma gelen harika şeyler anlatmakla bitmez, konfor alanında asla ya da nadir yakalayacağın acayip, eğlenceli, büyüleyici anlar seyahatteyken seni bulur. Kendini dünyaya açtığın için mıknatıs gibi çekersin. Benim için en acayiplerinden bir tanesi Sri Lanka’da okyanus kenarında bir hostelde arkadaşlarımla Türkçe konuştuğumu duyunca bir kadın çıkageldi. Selaaam diye. Kim olsa beğenirsiniz? Kitaplarını çılgınlar gibi okuduğum her yerden takip ettiğim en sevdiğim yazarlardan biri. Beraber 5 gün geçirdik. Yeni kitabını sahilde palmiyelerin altında beraber okuduk. Hala da görüşürüz. Al sana hikaye! Ve daha niceleri.. Sizi temin ederim öyle hatırlanmaya değer kötü bir şey gelmedi hiç başıma. Geldiyse de halletmişim bir şekilde bir önemi kalmamış.

Eczacı adaylarına ve gezginlere neler söylemek istersiniz?

Her hayat kendi yolunu bulmak için geliyor dünyaya, kimi benim gibi keşfetmeyi sever kimi başka şeyi, unutulmaması gereken şey hayata neden geldiğini, seni nelerin mutlu ettiğini, kim olduğunu sorgulamayı unutmamak. Toplum ne der diye değil de senin kendi doğrularınla en uygunu ne ise öyle yaşamak gerek. Üzerimizdeki dev toplum baskısının farkında bile değiliz. Herkes aynı hayatı yaşıyor özünde. Oku, iş bul, hemen evlen tabi meslek ve etnik kökeni uygun biriyle, ev ve araba al, çocuk yap, daha pahalı araba al, çocuğunu yarıştır, akışta ne olduğunu anlamadan 50 yaşına gel. Bu mu? Milyonlarca insan bunu yapıyor. Sizce herkesin bu tek hayat şeklinde kendi isteğiyle yaşıyor olma ihtimali var mı? Yoksa herkes, başkaları da yapıyor diye sormadan mı yapıyor? Sonra etraf depresif mutsuz insanlarla dolu. Sizin tutkunuz ne onu bulun! Herkesin bir tutkusu olmalı para hariç.

Özellikle eczacılara demek istediğim; bir sakin olun kendinizi gelecekteki ya da varsa eczanenizi başkalarıyla kıyaslamayın. Ciro yarışına girmeyin, herkesin yolu başka unutmayın. Birileri akşam 10 ‘a kadar eczanede kalıyor diye sizden daha başarılı anlamına gelmez. Tüm karekodları aynı yönde dizen obsesifler var diye siz dağınık sayılmazsınız. Kıyaslamayı bırakın!!! Kıyas sizi  içten içe yer, mutsuz eder ve sınırı da yok. Eczaneyle kafayı yemeyin. Hayatta başka şeyler de var! Kendinize bir aktivite bulun n’olur. Ve onun peşinden gidin, nefes alın doğaya çıkın. İhtiyacınız olmayan şeylere para harcayıp strese girmeyin. Gezin, kimse eczanenizi yemez korkmayın. Yese de bir şey olmaz hayatta yapılacak binlerce iş var nedir yani?

Gezginler! Gezin be ohhh! Daha çok gezin zaten bağımlılık gezmek, duramazsınız! E yolda da kendinizi keşfe çıkarsınız. Kendinize yatırım yapın gençler. Daha çok ne öğrenebilirim diye düşünün. Sevmediğiniz insanlarla evlenmeyin. :)

Gezisinden birkaç fotoğrafla yazıyı bitiriyorum. Gezisinin ayrıntılarını merak edenler için instagram hesabı

Burak Özcan

Anadolu üniversitesinde eczacılık okuyorum. Hayatımı 'Sev!, Gülümse!, Hayal Et!' mottosuna göre yaşıyorum bu yüzden genelde güler yüzlü bir insanımdır. Büyük işler yapmayı seviyorum çünkü insanlara hem gülüp hem de ciddi işler başarılabileceğini göstermek istiyorum.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu